Kalın Bağırsak Kanseri (Kolorektal Kanserler)

Tüm kanserlerin beşte birini yemek borusu, mide, kalın bağırsak, safra kesesi, pankreas gibi sindirim sistemi kanserleri oluşturmaktadır. Bu kanserler, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kanser ölümlerinde başı çekmektedirler.

Türkiye’de sindirim sistemi kanserleri içinde en sık kalın bağırsak kanserleri görülmektedir. İkinci sırada ise mide kanseri yer almaktadır. Kalın bağırsak kanseri, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 10 000 kişi bu hastalığa yakalanmaktadır.

Korunma ve tarama programları yeterince etkin olmadığı için maalesef ülkemizde hastalar hekime geç başvurmaktadır. En sık 50 yaş sonrası görülür. Fazla yağlı ve işlenmiş kırmızı etten zengin beslenme, şişmanlık, sebze ve meyveyi az tüketmekte ve az posalı ve az lifli gıda tüketmekte, aile öyküsü riski artırmaktadır.

[blockquote text=”50 yaş üzerinde her kişiye tarama amaçlı kolonoskopisi yapılmalıdır. İyi korunma ve tarama programları uygulayan ülkelerde hem kanser sıklığı azalmakta hem de kanser ölümlerinde azalma sağlanabilmektedir.” show_quote_icon=”no” text_color=”#4d4d4d” width=”95″ border_color=”#ededed”]

Günümüzde ileri evre (başka organlara sıçramış) kalın bağırsak kanserlerinde yeni tedavi imkanları ortaya çıkmış durumdadır. Bazı genetik testler sayesinde tümörlerin biyolojik özelliklerini öğrenmek ve buna göre ilaç seçmek mümkün hale gelmiştir. Kalın bağırsak kanserinin sağ kolonda ya da sol kolonda olması yani yerleşim yeri de tedavide kullanılan ilaçları değiştirebilmektedir. Bu da çok yeni bir yaklaşımdır. Özellikle bazı genetik özellikler saptandığında (mikrosatellit instabilite) yeni geliştirilen bağışıklık yanıtını artıran ilaçlarla başarı artmaktadır.

Kalın bağırsak kanseri erken tanı konulduğunda başarı şansı çok yüksektir. Ancak hastaların sadece yaklaşık beşte birinde çok erken tanı konabilmektedir.

Erken evrede yakalandığında hastalarda cerrahi yeterlidir, ancak tümör bağırsak duvarı boyunca ilerler veya lenf düğümüne sıçrarsa sadece cerrahi ile başarı oranı %40-60 iken günümüzde cerrahi sonrası uygulanan kemoterapiden sonra hastalarda başarı oranı %80’lere ulaşabilmektedir.